Bazı durumlarda, if clause ile main clause daki tenseler bashettiğimiz kombinasyonlardan farklı olur, yani ifade tam olarak hiçbir gruba girmez. İngilizce öğrenirken, bu dilin düşünce yapısına kendimizi alıştırmalıyız. Örneğin geçmişte gerçekleşmemiş bir eylemin (type 3) bugüne etkilerini (type2) anlatırken, veya genel bir doğrunun (type0), geçmişteki bir eyleme etkisini (type3) anlatabiliriz. Genellikle mixed type, 2 ile 3 ün karışımı gibi olur.
Örnekler ile kolayca anlaşılacaktır. |
If I had been more careful earlier, I wouldn't be in this trouble at the moment. |
Bu cümleyi analiz edelim. Daha önceden dikkatli olmuş olsaydım, şu anda bu sıkıntının içinde olmazdım. Anlaşılıyor ki, "geçmişte dikkatli olmamışım" Yani, geçmişte yaşanmış eylemin, zıddı, perfect tense ile kullanılmış. "If clause" type 3'e benziyor. İkinci cümleye bakınca da, "would + present tense" kullanıldığını, ve içinde bulunduğumuz vakitten bahsedildiğini görüyoruz. Ana cümlecik de type 2'ye uyuyor. İlk cümlecik ile ikinci cümleciğin tenseleri arasında ki fark dikkatimizi çekiyor. İşte bu gibi durumları, mixed type içinde ele alıyoruz. |
If George weren't a good teacher, he wouldn't have cared about his students problem. |
Bu cümlede de, genel bir doğrunun geçmişte yaşanmış bir olayın ön şartı olarak sunulduğunu görüyoruz. If clause type 2, ana cümlecik de type 3 e uygun.
Mixed kullanımda genelde zaman zarfları gibi vakit belirteçleri ile ifade kuvvetlendirilir ve böylece karışıklıklar bir nebze önlenmiş olur.
Ayrıca modallar da kullanılabilir. |
If I had known about the situation before, I would inform everyone. If I hadn't left the iron on, the shirt would be all right now. If you could have helped him with his project last night, it would be complete now. If you weren't abroad now, would you have joined last night's race? You would have better grades in your report card now if you had been studying throughout all the semester. If he hadn't seen the consequences of speeding in that accident, he might still be speeding all the time. |