I make my friend write a report. I have my friend write a report. I get my friend to write a report. |
İngilizce konuşma veya yazı dilinde en sık kullandığımız causativeler "make, have, get" fiilleridir. Üçü de, işin bir başkasına yaptırıldığını anlatır, ancak aralarında Türkçede olmayan küçük anlam farkları da vardır. Türkçede aradaki farkı ancak cümlenin gidişatından çıkarabiliriz. |
Kullanım şöyledir: |
|
somebody, işi yapan kişi oluyor. "Make" ve "have" kullanımında, fiil "bare infinitive" olarak, yani "yalın halde" kullanılır. "Get" fiilinde ise, "infinitive" olarak yani "to + yalın hal" şeklinde kullanılmalıdır . |
We have a mechanic fix our car. The commander makes the soldiers march to the hill. The teacher gets the students to prepare an assignment. |
Küçük anlam farkları da var demiştik. Bunları da tekrar örneğimiz üzerinde inceleyelim. "make + somebody + do + something" birini, bir iş yapmaya zorlamak manasındadır. |
I will insist for this. I will force him to write a report. He has no choice, so he will do it. I will make my friend write a report. |
"have + somebody + do + something" birine rica ile, baskı yapmadan veya zorlamadan sadece sorarak bir şeyi yaptırmak oluyor. |
I ask my friend to write a report. He has a choice to do or not to do it. Still, he writes it just because I ask him to write it. I have my friend write a report. |
"get + somebody + to do + something" birini ikna ederek ona iş yaptırmak oluyor. |
I don't force my friend, I just convince my friend to write the report. I get my friend to write a report. |
Ayrıca bazı durumlarda kandırarak bir şey yaptırmak anlamı da çıkabiliyor. |
I got the teacher to believe that I was sick. |
The child doesn't want to eat the vegetables in his plate but the mother makes the child eat them anyway. My boss makes everyone wear uniforms at work. We never wanted to wear them, but we have to. Some companies make their employees work overtime.
My father had a mechanic repair our car after the accident. Of course, he paid for the service. We must have a plumber fix that leak in the pipe, or the house would be flooded.
I get my mother to wash my clothes. I don't have enough time to do the washing, so I ask her. The naughty boy got his parents to believe that he didn't break the window. In fact, he had broken it. My mother got my father to buy a new TV. At first, my father didn't want to buy. Later, my mother persuaded him. |
"Make" en sert causative ifade oluyor. Zorla yaptırmak gibi oluyor. "Have" fiilini ise, genelde para karşılığı alınan hizmetlerde (tamir ettirmek, boyatmak gibi) kullanıyoruz. Başka bir deyişle, birine görevini (mesleğini) yaptırdığımızda kullanıyoruz. "Get" ise, daha çok ikna sonucu yaptırmaya benziyor.
Hemen hemen her tense ile causative yapabiliriz. Ayrıca modallar da kullanılabilir.
Şu ana kadar verdiğimiz örneklerde genelde active cümle yapısı ve active mana bulunuyordu. İşi yaptıran özne, işi asıl yapan kişi ve yapılan iş cümlede belirtiliyordu. Causative'lerin kullanımı bunlarla sınırlı değildir. Bir başka yapı ile, passive bir mana verebiliriz. Passive leri hatırlayalım. Eylemi yapan değil, eylemden etkilenen özne konumunda oluyordu. Eylemi yapanı hiç belirtmeyebiliyorduk. Burada da benzer kullanım uygulanabilir. |
Have ve get fiilleri için
olarak kullanırız. |
Tıpkı passive formda olduğu gibi, eylemi yapılan kişi en sona "by someone" şeklinde eklenebilir. Bu formu kullanmamızın esas sebebi, zaten eylemi yapan kişinin önemli olmamasıdır.
İngilizce dilbilgisinde sıkça karşımıza çıkan causative cümlelerdeki passive yapı, karışık ve tartışmalı bir konudur. Bu verdiğimiz örnekler sadece mana olarak passive sayılıyor. Bizim için önemli olan iki çeşit kullanım vardır. Birincisi: |
Birincisi:
şeklinde, işin yaptırıldığı kimsenin de (somebody) belirtildiği formlardır. |
İkincisi ise:
formuyla, işin yaptırıldığı kimsenin önemli olmadığı durumlardır. |
İstisna sayılabilecek farklı kullanımlar da vardır, ancak bunlardan bahsetmemiz sadece kafanızı karıştıracaktır.
İki kullanım arasındaki en belirgin fark, ikinci durumda yüklemin "v3" olmasıdır.
Yine ikinci formda, make kullanımı pek yaygın değildir. Have ile get arasında da hemen hemen hiç mana farkı yoktur. |
I haven't got my computer fixed. I will get it fixed next week.
A dentist checked our teeth for cavities. We had our teeth checked for cavities.
The dentist recommended having our teeth checked again in six months.
v-ing kullanılmasının sebebi, recommend kelimesinin aktarım yapılırken gerund almasıdır.
She claimed that sad endings in movies made her cry . I can get Ahmet to help you, or I can help you myself. My boss makes me go to the bank to pay his bills. We might be able to have that report prepared in a few weeks. We must get our assignments signed by the teacher before the end of this week.
|
Mantık olarak causative ile ters olsa da, bazı olumsuz tecrübeleri de bu form ile anlatırız. |
|
Kimse eşyasını çaldırmak istemez; yani kimse kendi eşyasının çalınmasına sebep olmaz... |
|